Şarkılar Bizi Söyler
Demli, tavşankanı bir çay eşliğinde yazıyorum
sana bu satırları. Fonda güzel bir
şarkı.. Güzelmiş, çirkinmiş ne fark eder?
Şarkıda da geçtiği gibi senelerce huyun iyi olsun diye dualar ettim
sürekli. Güzelliğin pek de mühim değildi. Rüyaların tersi çıkar diye bilirdim
ben duaların değil ki. Dışarıdan görenler boyu boyuna kısmında haklıydılar ya
huyu huyuna kısmı nasıldı, fikirleri var mıydı ki? Onları da etkilemişsin
yapmacık samimiyetinle. Keşke tosuncuğun yaptığı iç gösteren gözlüklerden
alsaymışım zamanında. Senin kadar dolandıramazdı beni mutlaka. Zira aşk mağduru
olmak Çiftlikbank mağduru olmaktan daha feci.
Aslında son
çaremmişsin gibi sana tutunan bende tüm kabahati bu adına “aşk” denilen yaşantımızın.
Tırnak içinde yazdığıma iyi bak onu çok arayacaksın. Sevdim ama sevildim mi? Bilemiyorum. Seninleyken bilemediğim,
kavrayamadığım onca şey gibi. Ama helal olsun ara ara inanır gibi oldum
sevildiğime, gözümü nasıl körelttin nasıl da tozpembe hayallere daldırdın. İşte
o zamanlar inanıyordum sana, bize, beni sevdiğine. Totale vurduğunda evet çok
sevdim ama sevilmedim bilemiyor değil artık görebiliyorum. Goethe’nin genç Werther’i
gibi oldum seninle, benim acım sen oldun.
Seninle aşkımız eski bir roman artık.
Gittin, gidişin ölüm gibi bir şey
oldu ama ama ama kimse ölmedi. Ya da ben mi çok büyüttüm yeni bir hayatın
selasımıydı yoksa gidişin. Gittiğin
yerde mutlu ol. Yine de sana yok beddua sana yok ah. Ya da saçmalıyorum
işte zaten tüm bunların hepsi bir ah. Sana rağmen ömrümce sürecek aşka yeminim.
Üstadın da dediği gibi “İlkbahar gibi
bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer… Ne olursa olsun…” Yeniden
yaşayacağım tüm baharları, yeniden söyleyeceğim tüm şarkıları. Tekrar aşık
olacağım, yine seveceğim.
Zaten;
Hangimiz sevmedik
çılgınlar gibi?
Yorumlar
Yorum Gönder